İslam Coğrafyasında Filistin’in Önemi
İslam Coğrafyasının Mazlum Ülkesi Filistin'in Tarihi Geçmişi ve Bugün Bulunduğu Konumun Nedeni
Ümmet bilincine sahip olan her birey, Müslüman coğrafyalarda yaşayan kardeşlerinin hakkını gözetmek zorundadır. Özellikle mazlum durumda bulunan kardeşlerimize destek çıkmak, onların yanında olmak tüm Müslümanların görevidir. Bu noktada Filistin’in önemi hakkında konuşmak, ümmetin içinde olduğu durumu bir nebze de olsa anlamamıza yardımcı olacaktır.
Üç dinin de kutsal topraklarını içinde bulunduran Filistin, tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Farklı dinlere sahip yöneticilerin bulunduğu topraklara en uzun hükmeden devlet Osmanlı Devletidir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Filistin’e göç etmeye başlayan Yahudiler, bir devlet kurma çabası içine girmişlerdir. Zamanla batı dünyasının da desteğiyle bu emellerine ulaşmış, Filistin toprakları hakkında hak sahibi olduğunu iddia ederek şu an bulunan İsrail devletini kurmuşlardır.
Gerek devlet kurma sürecinde gerek devlet kurulduğundan bugüne kadar olan süreçte Filistinli kardeşlerimiz türlü sıkıntı ve saldırılara maruz kalmıştır. Arap devletleri arasında bir devlet kuran İsrail, tüm dünyanın gözleri önünde kardeşlerimize zor zamanlar yaşatmaya devam ediyor. Bu noktada Filistin açısından yapmamız gereken, İbrahim’in (a.s.) ateşine su taşıyan karınca misali elimizden ne geliyorsa onu yapmaktır.
Bizler Avrupa Yardım Vakfı olarak 7 Ekim olayları sonrasında Filistin’de saldırı altında kalan kardeşlerimize desteklerimizi sürdürüyoruz. Sizlerin de yardımıyla bölgeye ulaştırdığımız yardımları muhtaç kardeşlerimize dağıtıyoruz.
Filistin’in Geçmişi ve Geleceği
Filistin tarihi geçmişi açısından her dönemde en gözde yerlerden birisi olmuştur. Gözde olmasının en büyük sebebi ise İslamiyet, Musevilik ve Hristiyanlık açısından kutsal topraklar olmasıdır. İslamiyet açısından önemi, Filistin’de bulunan Mescidi Aksa’nın İslam’ın ilk kıblesi olmasıdır. Musa ve İsa peygamberlerin de Filistin’de peygamber olması da bu toprakları diğer iki din için önemli konuma getirir.
Tarih boyunca üç dinin de sahip olmaya çalıştığı bu topraklarda özellikle Müslüman ve Yahudiler arasında husumet tarih boyunca sürmüştür. Yahudilerin Filistin’den başlayarak Şam’a kadar uzanan bölgeyi vaat edilmiş topraklar (Arz’ı Mev’ud) olarak görmeleri şu an yaşanan husumetin en büyük sebebidir.
Filistin’in tarihi geçmişi boyunca özellikle Osmanlı Filistin’e hükmederken her dinden insan bu topraklarda barış ve huzur içinde yaşamıştır. Osmanlının zayıflamasıyla başlayan ve yıkılmasıyla da devreye sokulan planda, Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasının temeli atılmıştır. Özellikle 1940’lı yıllardan sonra Filistin’e dünyanın her yerinden Yahudiler akın etmiş ve toprak sahibi olduklarını iddia etmeye başlamıştır. Filistinli toprak sahiplerinin topraklarında hak iddia etmiş, zorla insanların topraklarına sahip olmuşlardır.
Amerika ve İngiltere, bu dönemde bölgede sözde arabulucu konumdadır. Ancak tarih açısından bilinen bir gerçek var ki o da, bu devletlerin Filistin’de bulunmasının sebebi İsrail’i korumak ve Filistinliler ile Yahudiler arasında çıkan sorunlarda Yahudilerin hamisi olmaktır. Yine aynı dönemde İngilizler, Yahudilerin kurduğu gizli örgütlere silah temin ederken birçok defa Müslümanlar tarafından yakalanmıştır.
Filistin tarihi özet olarak günümüzde şu noktaya gelmiştir. Filistin topraklarına Yahudiler hakim olmuştur. Bu süreçte yüz binlerce kişiyi öldürürken milyonlarca kişiyi yerinden sürmüştür. Filistinli Müslümanlar, neredeyse Filistin’in 6 da 1’lik bir kısmında sıkışıp kalmıştır. Bu noktada Müslümanlar kısıtlı imkanlarla kendilerini korumaya çalışmaktadır.
Peki Filistin tarihi ile ilgili en çok sorulan soru doğru mu? Filistinliler topraklarını sattı mı? Bu sorunun cevabını beraber verelim.
Filistinliler Topraklarını Sattı Mı?
Filistin toprak satma olayı tamamen bir Siyonist propagandasıdır. Tarihi verilerde bu iddiayı destekleyen herhangi bir belge bulunmamaktadır. Filistin tarihinde Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar daima iç içe yaşamıştır. Bu durum, Filistin’de zaten Yahudilerin yaşadığının kanıtıdır. 1917’de İngiltere’nin öncülüğünde imzalanan Balfour Deklarasyonunda Filistinliler toprak sahibinin Yahudiler olduğu söylenmiş ve çalışmalar buna göre yapılmıştır.
İngiltere’nin bölgeye barış (!) getirmesinden sonra 1920 senesinden 1940’lı yıllara kadar İngiltere birçok toprağı Yahudilere verdi. Müslümanların elindeki topraklara kanunsuz kamulaştırma yaptı yahut türlü tehditlerle onlara tek çıkış yolu olarak topraklarını az bir bedele satarak göç etmeyi sundu. Bu haldeyken bile aradaki 20 sene sonrasında Filistin’de Yahudi toprak sahibi sadece yüzde 5,6 oranındadır.
1940’lı yıllardan sonra İngiltere, Yahudileri bölgeye akın ettirmiştir. Müslümanların evlerine, arazilerine zorla el konulmuştur. Bu dönemde toprak satma olayları da pek tabii olmuştur. Çok çok düşük oranlarda da olsa insanlar, öldürülerek ya da beş parasız şekilde göç etmektense topraklarını el değiştirerek kaçmak zorunda kalmışlardır. Ancak söylediğimiz gibi bu durum çok nadir ve düşük oranla olmaktadır. Tarihi mantık da bu durumu doğrular. Çünkü Yahudiler zaten istedikleri arazileri ve evleri türlü yollarla elde edebiliyorlar.
1940 senesinden bu güne Yahudilerin göçleri ve zulümleri ile toprak oranı 5,6 iken günümüzde Filistin topraklarının yaklaşık yüzde 76’sına Yahudiler sahiptir. Bu da durumun vahimliğini ve Filistinliler toprak sattı mı sorusunun cevabını ortaya koymaktadır.
Filistin’in Önemi Ortadayken Filistin için Ne Yapabilirim?
Filistin için ne yapılabilir sorusunda bizlere düşen öncelikle Filistin tarihini yakından öğrenmektir. Siyonist propagandaya alet olmayan kaynak ve tarihçilerden olayların aslını ve geçmişini öğrenmek gerekir. Sonrasında bizlere düşen ise, karıncanın İbrahim’in (a.s) ateşine su taşıması misalidir. Kimin gücü neye yetiyorsa, Filistinli kardeşlerimiz için o kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Maddi durumu iyi olanların Filistin’e maddi olarak destek vermesi, maddi durumu el vermeyenlerin ise dua ederek kardeşlerine destek olması gerekir.
Bizler Avrupa Yardım Vakfı olarak Filistin için ne yapabilirim sorusunu soran herkese cevap veriyoruz. Son saldırıların başladığı ilk günden itibaren bölge de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dağıttığımız maddi destek ve gıdalarla kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermeye çalışıyoruz.
Mazlum coğrafyaların hepsini önemsiyor ve elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Sizler de başta Filistin olmak üzere diğer coğrafyalardaki kardeşlerimize yardım etmek isterseniz, bize ulaşabilirsiniz.